'Kızma Birader' sahnede
10.05.2019 14:55

'Kızma Birader' sahnede


Haber Üsküdar - Gözde Nur Güven

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Aylin Tutgun Ünal'ın oyuncusu olduğu 'Kızma Birader', Kadıköy Duru Tiyatro'da izleyici ile buluştu. Çeşitli aralıklarla farklı tiyatrolarda oynanmaya devam edecek olan Kızma Birader'in bitiminde öğrencileri olarak Ünal'a merak ettiğimiz soruları yönelttik.

Sizin akademik bir kariyeriniz var ve Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesisiniz. Tiyatro ve oyunculuk fazla emek gerektiren alanlar. Bu yoğunluğunuza rağmen tiyatroya başlamaya nasıl karar verdiniz? Akademik hayatınız ile oyunculuk hayatınızı eşit bir şekilde yönetebiliyor musunuz?

Tiyatro seyircisi olarak Tiyatro Dünyası Oyuncuları'nın oyunlarına giderdim. Bir gün mail geldi. Fazla Mesai Tiyatro Kursu hakkında bilgiler içeren mailde kursun çalışanlara yönelik bir hobi kursu olduğu yazıyordu. Sanırım bir form ile e-posta adreslerimiz alınmıştı bir oyun öncesi. Neden olmasın diyerek formu doldurdum, boydan çekilmiş güzel bir fotoğraf seçtim ve sonra serüven başladı.

Birinci kur öğrencisi olarak 2014 yılında 6 ay boyunca hafta sonları pazar günlerimi tiyatroya ayırdım. Kursun son iki ayı seçilen oyunun provaları ile geçiyor. Oyun tarihi yaklaşırken bazen haftada iki gün, akşam saatleri de provaya gidiliyor. İkinci kur için bir dönem ara verdim. Ona da 2018 yılında tekrar başlayarak hafta içi bir akşam ayırdım. Oyundan iki ay önce provalarımız bir hafta içi akşam ve bir hafta sonu gündüz olarak iki güne çıkmıştı.

Akademik olarak yürüttüğüm işler ile tiyatroya ayrılan zamana gelince, tabi ki öncelikle akademik olarak verdiğim derslerin hazırlıkları ve anlatımı ile tiyatro eşit bazen de akademik alan önde gidiyor. Akademik alanda ders anlatımı dışında makale, kitap bölümü gibi yaptığımız çalışmalar ise, oyun prova dönemlerinde daha yavaş ilerleyebiliyor. Onun zamanını kendimiz ayarlayabildiğimiz için, oyun çıktıktan sonra normal üstü çalışarak dengeyi kurabiliyorum.

-Neden tiyatro?

Tiyatro çok heyecanlı ve bir o kadar da kontrollü olağanüstü bir olay. Yüzlerce kişinin önünde canlı performans sergilemek, oyunun içinde bulunmak, role girmek bunlar günlük rutinin dışında olan şeyler. Tiyatro insana özgüven, ses, güzel konuşma, kendi dışında olan bir karaktere bürünerek oyun yapma gibi pek çok alanda beceri katan bir sanat dalı. İzleyici olarak seyrettiğim bir sanatı kendim de icra etmek, o heyecanı yaşamak istedim.

-Ne zamandır tiyatro ile ilgileniyorsunuz?

2013-2014 yılları izleyici olarak yoğunlaştığım bir dönem oldu. Daha sonra da kurs eğitimleri başladı. Eğitimler süresince de hem tiyatro dünyası oyuncularının oyunlarını hem de kursları tamamlayan öğrencilerin oyunlarını izlemeye devam ettim. Şuan kendi oyunum da devam ediyor.

-Tiyatro sizin için sadece bir hobi mi?

Tiyatroya hobi olarak başladım. İkinci kuru yeni bitirdim. Oyun vesilesiyle sahneye ve oyuna dair öğrenmeye devam ediyorum. Özellikle ikinci kur oyunlarının 10-15 defa oynanma sebebi de her seferinde eksik gördüğümüz bir yanımızı toparlamak. İlerleyen süreçte tiyatro ile olan bağlantım nereye gider bilemiyorum. Bekleyip görelim.

-Tiyatronun size kattığı şeyler neler?

Öncelikle özgüven olduğunu düşünüyorum. Ses çalışmaları ile daha önce duymadığım göğüs sesi, kafa sesi, sesi boğulmamak gibi konuları öğrendim. Diksiyon çalışmaları, doğaçlamalar ile hızlı ve yaratıcı konuşma becerileri kazandım. Hayata bakış açınız kesinlikle değişiyor.

-Sahneye çıktığınızda neler hissediyorsunuz ve heyecanınızı nasıl yönetiyorsunuz?

Aslında sahne arkası heyecanı çok büyük. Rolün olmadığı zamanlarda sahne arkasında bekliyor, oyunu takip ediyorsun. Orda değişik hallere de girebiliyoruz heyecandan. Fakat sahneye çıktığında birileri izliyor gibi dış kontrolü sağlayarak birileri izlemiyor gibi de kendini rahat bırakarak oynuyorsun.

-Tiyatro için nasıl eğitimler aldınız?

Tiyatro Dünyası Oyuncularının açmış olduğu Fazla Mesai Tiyatro Kursunun birinci kur eğitimini Ümmühan Kıldiş’ten, ikinci kur eğitimini ise Can Törtop’tan aldım. Şuan Can Törtop yönetmenliğinde “Kızma Birader” isimli oyunu oynuyoruz. Ayrıca, İstanbul Drama Sanat Akademisi Kamera Önü Oyunculuk Eğitimimi tamamladım. Burada, kamera önü oyunculuk eğitimini Ayla Algan, drama eğitimini ise Erol Babaoğlu verdi. Drama eğitiminden çok fayda sağladım. Yoğun bir şekilde ses çalışmaları yaptık. 3 ay süren yoğunlaştırılmış bir kurs eğitimiydi. Epey yoruldum ama bana çok şey kattığını söyleyebilirim.

-Bu oyununuzdaki karakteri siz isteyerek mi seçtiniz?

“Kızma Birader” isimli oyunun orijinal adı “Tom, Dick ve Carry”. Bu oyunun yazarı olan Ray Cooney fars türünde komedi oyunları yazıyor. Hocamız birkaç oyun önerisi sundu bize. Çoğunluğa göre bu oyun seçildi. Sonrasında karakterleri hocamız dağıttı. Eğitim süresince yaptığı gözlemler doğrultusunda herkese uygun gördüğü rolü verdi. Bir sır vereyim. Doğaçlama çalıştığımız bir gün hocamıza şive yapamıyorum dedim. Yani yaparım ama doğaçlama olmuyor, ayrı bir zamanda yoğun çalışırsam yaparım demiştim. Hocam bu rolü verirken beni zorlamak için verdiğini, yani farklı bir role girebilmeyi başarmamı hedeflediğini söyledi. İyi de oldu.

-Yeni oyununuz da göçmen bir karakteri canlandırdınız ve oyun boyunca hiç Türkçe konuşmadınız. Bu oyuna hazırlanırken karşılaştığınız zorluklar oldu mu? Olduysa neler?

Rolü ilk çalışmaya başladığımda cümleleri nasıl telaffuz edeceğime yoğunlaşmıştım. Arnavutça kanalları araştırıyordum. Aslında role girmeye başlayınca herşey kendiliğinden oturdu. Özellikle prova sonlarına doğru hem karakteri hem de dili benimsedim.

-Tiyatronun hayatınızdaki yeri ve önemi nedir?

Tiyatro’da “sahne tozunu yutmak” tabiri gerçekten doğruymuş. İlk sahne aldığımda yaşadığım o heyecanı bırakmak istemedim. Hayatımın küçük te olsa bir kesitinde tiyatro olsun istiyorum.

-Bir oyun için hazırlıklar ne kadar sürüyor?

Kurs eğitimlerinin sonunda çıkan oyunların provaları en az iki ay haftada bir veya iki gün oluyor. Oyunun uzunluğuna ve türüne göre değişiyor.

-Bu oyundaki rolünüze (Katherina) nasıl hazırlandınız?

Katherina Arnavut göçmeni gariban bir genç kız. Öncelikle okuma provalarında Arnavutça metinlerini telaffuz etmeye çalıştım. Kıyafet seçimi ile birlikte karakteri konuşmasıyla hissetmeye çalıştım. Bol prova yaptık. Bu provaların sonunda ortaya çıkan bu. Tabii her oyunda Katherina’ya birşeyler katmak hedefim.

-Daha çok hangi tür oyunlarda oynamak size keyif veriyor?

Fars türü. Komedi türünde yüksek enerji ile oynandığından bana daha çok şey kattığını düşünüyorum.

-Sizce Tiyatronun amacı nedir? Eğlendirmek mi yoksa eğitici olup mesaj vermek mi?

Eğlendirirken öğretmek. Eğitim Bilimlerinde çok geçer ve edutainment olarak telaffuz edilir. Tiyatro bir sanat dalı ve içinde herşey var. Mesaj vermek, duygusal geçişler, yaratıcılık vb. unsurları ile tarif edilemez.

-Oynadığınız oyunlar sırasında, sahnede başınıza gelen komik veya ilginç anılar varsa bizimle paylaşır mısınız?

Oyun esnasında sahne arkasında rolümüzü bekliyoruz. Özellikle prömiyer heyecanları oldukça unutulmaz. Aslında ilk oyunda insanların donup kalacağı türden bir anım oldu fakat bunu sonraki bir zaman diliminde paylaşsam?

-En son hangi oyunu izlediniz?

Tiyatro Dünyası Oyuncuları'nın “Hangisi Karısı” oyunu.

-Tiyatro dışında neler yapıyorsunuz, başka hobileriniz de var mı?

Tiyatro dışında yakın zamanda kamera önü dizi, reklam ve sinema oyunculuğu eğitimi aldım. Şiir yazdığım bir dönem oldu, derleyip bir şiir kitabı çıkarmayı planlıyorum. Oyunculuğa katkısı olması amacıyla atış eğitimi aldım. Spora ilgim devam ediyor. Spor salonunda vakit geçirmeye çalışıyorum. Bunların yanında akademik alanda makale çalışma süreci de beni heyecanlandırıyor. Özellikle nicel türde çalıştığım için veri topladığımda sonuçlarını analiz ederken meraklanıyorum.

-Kızma Birader oyunundan çok keyif aldık, bu oyunun bizim üniversitemizde oynanma ihtimali var mı? Öğrencileriniz olarak istesek...

Neden olmasın. Ekip heryerde oynamaya hazır. Davet edildiğimizde veya kendi girişimlerimizle oynamayı sürdüreceğiz.

-Yakın tarihte yeni bir oyununuz olacak mı?

Evet. Promiyer yeni yaptık. Oyunu sıkça oynamayı planlıyoruz. Sosyal medya hesabımdan duyuruları paylaşacağım.

-Son olarak tiyatro severlere ne söylemek istersiniz?

Tiyatro izleyicilerine kaliteli oyunlar seyretmelerini tavsiye ederim. Profesyonellerin olduğu kadar bu işe gönül vermiş hobi olarak uğraşan amatörlerin oyunlarını da takip edebilirler. Aslında bir karaktere her birey farklı bir şey katıyor. Seyirci oyunun can damarıdır. Etkileşim kurulduğunda müthiş reaksiyon alınıyor. Ne oyuncu ne de seyirci birbirinden vazgeçmesin temennim. İyi seyirler.

Oyunun Konusu:

Evli olan Tom ve Linda çifti evlat edinmeye karar verir. Çocuk sahibi olabilmek için evlat edindirme ajansına başvururlar ve bu onun vereceği karar sayesinde gerçekleşecektir. Tom'un iki kardeşi de o gün işleri karıştırır ve evlat sahibi olmalarına engel olur. Sally evin değerini düşürüp bahçesine kadavra gömmeyi planlar. Dick ise geldiği yolculuktan evi göçmenlerle doldurur. Katherina ve babası işleri dahada karıştırır.Oyun komik olaylarla ilerken Tom iyice yalancı olmuştur. Oyunun son bölümünde çiftin ayrıldığını düşünürken, Linda eve dönüp hamile olduğunu söyler.