"Koronavirüs salgını koronafobiye yol açtı"
15.04.2020 18:47

"Koronavirüs salgını koronafobiye yol açtı"


Haber Üsküdar - H. Şühedanur Damkacı

Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan Koronavirüs vakalarının (Kovid-19) Türkiye'de de artmaya başlamasının ardından Koronavirüs nedeniyle toplumda panik oluştuğunu belirten Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Koronavirüse yakalanma korkusunun Koronafobi olarak adlandırılabilecek bir hastalığa yol açtığını söyledi.

Yeni bir hastalık: Koronafobi

Koronavirüs vakalarının artmasıyla birlikte toplumda gittikçe yaygınlaşan Koronafobinin kişilerin günlük yaşamını ve sosyal hayatını olumsuz etkilemeye başladığını ifade eden Prof.Dr. Nevzat Tarhan şunları söyledi: “Şu anda koronavirüsle ilgili yeni bir hastalık çıktı. Adına koronafobi denebilir. Bunun muhakkak psikolojik ve sosyal sonuçları olacaktır. Aynı zamanda da psikiyatride mizofobi diye bir hastalık var. Bu mikrop korkusudur. Mikrop korkusu hastalığı normalde toplumda belirli bir oranda bulunuyordu. Şimdi bunun oranının da artacağını öngörüyoruz. Fobiler insanı sosyal olarak çok kısıtlayan rahatsızlıklar. Normal şartlarda böyle tehdit eden durumlarda sağlıklı kişilerde 'stres var, panik yok' diyoruz. Bu kişiler, stresi kontrol edilemeyen bir stres haline getiriyorlar ve panik haline geliyor. Koronavirüs de kontrol edilemeyen bir stres halinde olursa kişide kaçınma davranışları ortaya çıkıyor. Kaçınma davranışları da kişiyi sosyal olarak bireysel davranışlarda kısıtlıyor. Bu hastalık koronavirüs gibi öldürücü olmuyor ama kişide ciddi bir yeti yitimi yapıyor. Kişi ailesiyle ilişkilerde, sosyal temaslarda, basit bir toplantıda, evden çıkmada sorun yaşayabiliyor. Hatta bu tarz fobisi olan kişiler evlerinde banyoya bile gidemiyor, evde eline çorap geçirip dolaşıyor."

"Koronavirüsle birlikte hayatımıza karantina ve izolasyon kelimeleri girdi"

Koronavirüs ile birlikte hayatımıza karantina ve izolasyon kelimelerinin girdiğini ve toplumdaki panik ve korkunun her geçen gün arttığını belirten Prof. Tarhan; “Toplumsal psikolojide şu anda kaygı yüksek. Kontrol edilebilen stres faydalıdır. Kaygının yükselmesi zaten beklenen bir şey. Ama kaygının kontrolsüz bir şekilde olması orantısız olduğu için zarar vermeye başlar. Dünyadaki durum şu anda bir fırtınaya benziyor. Fırtına varken yürümeye devam edilmez. Bir yere çekilip beklenir. Fırtına geçtikten sonra tekrar yolunuza devam edersiniz. Burada da aynı konu. 15 gün gibi geçici sürelerle sosyal izolasyonlar yapılıyor. Riskli alanlardan gelenler karantinaya alınıyor. Bu durum olumlu ve olması gereken bir durum. Karantinayı umursamayanlar, durumu küçük görenler, İtalya gibi, İran gibi yerler şu anda kontrolü kaybetmiş durumdalar. Türkiye ilk baştan beri bilimsel standartlara uygun davranıyor. Bu nedenle kontrol altında gidiyor ama henüz risk geçmiş değil. Korku faydalı, tedbirli olmak gerekli ama korkuyu nasıl karşıladığımız tamamen algılamamız ve bilgilenmemizle ilgili bir durum. Bu durumda stres var, panik yok diyoruz” şeklinde konuştu.

“Aileler krizi fırsata çevirmeli”

Türkiye’nin Koronavirüs salgınıyla ilgili olarak aldığı önlemleri değerlendiren Prof.Dr. Nevzat Tarhan, “Şu anda Türkiye genelinde çok önemli tedbirler alındı. İlkokullarda, ortaokullarda, liselerde uzaktan eğitim kararı alınırken, üniversitelerde de Bahar dönemini uzaktan eğitimle bitirme kararı alındı. Bunun yanı sıra daha pek çok önemli adımlar da atıldı. Kişilerin kendilerini izole edip karantinaya almaları için gerekli ortam hazırlandı aslında. Tüm bunlar virüsün yayılmasını engellemek için. Çin’de karantina bitti ama boşanmalar arttı. Bunlar kriz durumlarının yan sonuçları. Bu şekilde olağanüstü durumlarda ertelenen birçok şey patlar. Yahut da hızlanır. Bu krizleri fırsata çeviren kişiler ise kazanır. Kişi kriz durumlarında bazen öyle şeyler öğrenir ki daha sonraki hayatı için fırsata, kazanıma dönüşür. Şu anda meselâ el yıkama kültürü bütün dünyada yaygınlaştı. İnsanlar yapış yapış ilişkilerin risklerini öğrendiler. Karantina ve izolasyon aile bağlarının kuvvetlenmesi için önemli bir fırsat. Buna krizi fırsata dönüştürmek denir. Ortada bir kriz var ve herkes kurulu yaşantısını değiştiriyor. Bu dönemde toplu yerlere girme konusunda daha temkinli davranılması gerekiyor. Bu noktada yapılacak tıbbi izolasyon çok önemli. Çocuklarla vakit geçirmek için bu durumu anne babalar krizi fırsata çevirmek olarak görmeli. Çocukları dış dünyayla çok fazla haşır neşir etmemeli. Kalabalık ve kapalı ortamlardan kaçındıktan sonra ailece aktivite yapılabilir. Önemli olan ailece ve çocukla birlikte beraber geçirilen zaman. Bu şekilde ailedeki ilişki kalitesi artıyor. Tatil boyunca aynı evde olup beraber vakit geçirmemenin de bir faydası yok. Buna zaten mesafesiz terk ediş diyoruz. Biz nitelikli beraberlik dediğimiz, kısa bile olsa birlikte kaliteli zaman geçirmeyi öneriyoruz. Bu olduğu zaman karşı tarafta güven duygusu oluşuyor” dedi.

“Pozitif bakış açısını kaybetmeyin” 

Prof.Dr. Nevzat Tarhan, kişilerin koronavirüs sürecini daha sağlıklı geçirmeleri adına ise şu tavsiyelerde bulundu: “Önemli olan, yaşanan olayı pozitif yönden görebilmek. Ortada bir kriz var. Kişiler niye oldu demek yerine bunu nasıl yönetirim demeli. Çevreme böyle bir durumda nasıl faydalı olabilirim demeleri gerekiyor. Genellikle ben-merkezci düşünenler bundan kaçınırlar. Kötü dünya sendromu diye bir sendrom var. Buna bağlı olarak insanın olağanüstü durumlarda yarattığı üç türlü davranış vardır. İlki kaçınma davranışı. Genellikle ben-merkezci kişilerde olur. Uzaklara giderek izole yaşamak isterler. Bazı kişilerde depresif yaşantılar olur. Ümitsizlik ve karamsarlığa düşerler. Bazı kişiler de agresif olurlar. Bu üç durum da beklenen durum. Ama pozitif davranabilen kişiler ki bunlar akıllıca davranmış olurlar. Bu kişilerin liderlik gösterip bu durumlarda çevresindekilere liderlik yapabilmeleri gerekir. Bakanlığın belirlediği 14 tane kural var. Bunların uygulanması gerekiyor. Bunların uygulanması, gerekli çoğu önlemin alınması demek. Günceli takip etsinler ama pozitif bakış açısını değiştirmesinler.” 

“Kaygının korkuya dönüşmesi sağlıklı değil”

Koronavirüs konusunu yok saymanın, görmezden gelmenin gerçekçi olmadığını belirten Nevzat Tarhan, “Şu anda bu konuyu yok saymak gerçekçi değil. Ortada açık bir kriz var. Böyle durumlarda ümitsizlik ve karamsarlığa düşmemek, gelecekle ilgili yapacağımız planlardan vazgeçmemek gerekir. Şu anda bu konu ister istemez konuşulacak. Evdeki televizyonu kapatmak belirsizliğe sebep olmaktır. Krizlerde açık ve şeffaf olmak gerekiyor. Şu anda biz gördük ki böyle bir krize biz sağlık politikaları olarak hazırmışız. Baktığımız zaman ülke olarak durumu iyi yönetiyoruz. Yöneticilere güvenmek de korku ve kaygıyı azaltır. Kaygının olması normaldir ama kaygının korkuya dönüşmesi sağlıklı değildir. Yavaş yavaş korkuya dönüşen bir kaygı mevcut ülkemizde. Korku daha da ilerlerse paranoyaya dönüşür. Paranoya da ayrımcılığa götürüyor. Çekik gözlü birisini görünce kaçmak gibi” ifadelerini kullandı.