Prof. Dr. Süleyman İrvan: “Yapay zekâ, habercilikte hız ve verimlilik sağlıyor”
20.06.2025 11:59

Prof. Dr. Süleyman İrvan: “Yapay zekâ, habercilikte hız ve verimlilik sağlıyor”


Röportaj: Rıdvan Emir Altıntaş - Fotoğraf: Umutcan Aygün

Yapay zekâ teknolojileri, gazetecilik mesleğinin hem pratiğini hem de geleceğini yeniden şekillendiriyor. Peki bu değişim, gazetecilerin yerini alacak bir devrimi mi simgeliyor yoksa mesleği daha üretken ve hızlı kılacak bir dönüşümü mü? Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, yapay zekânın haber üretim süreçlerindeki rolünü, etik risklerini ve gazetecilik mesleğinin geleceğine etkilerini anlattı.

“Yapay zekâ, bir olayı haber haline getirme sürecinde acemi bir muhabirden daha iyi iş çıkarabiliyor” diyen Prof. Dr. Süleyman İrvan, yapay zekâ ile insan gazeteciliğin tamamen ortadan kalkmayacağını ama büyük bir dönüşüm geçireceğini vurguluyor. İrvan’a göre gazetecilikte artık “insan dokunuşu” kadar, yapay zekâyı bilinçli kullanma becerisi de önem kazanıyor.

Yapay zekânın haber yazma becerisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu, gazetecilerin yerini alabilecek bir kapasiteye ulaşabilir mi?

Yapay zekâ aslında ilk başlarda, 2010’lu yılların başlarında, New York Times, Associated Press gibi büyük medya kuruluşları ve haber ajansları tarafından kullanılmaya başlamıştı. O zamanlar "robot gazetecilik" kavramı kullanılıyordu ve ben o zamanlar ilgilenmeye başlamıştım bu konuyla. Hatta kendi blogumda robot gazeteciliği konu alan bir yazı da yazmıştım. O yazıda, “Robot gazeteciler konusu Türkiye için yeni ve hatta henüz pek bilinmeyen bir konu..Bakalım Türk medyasında robot gazeteciliğe ilk yatırımı hangi medya kuruluşu yapacak?" diye bir ifade kullanmıştım; çünkü bu alanda çok geriden gittiğimizi düşünmüştüm. Ama sonraki yıllarda yaşanan gelişmelerle, medya kuruluşlarının bu alana çok da yatırım yapmalarına gerek olmadığını anladık. Çünkü yapay zekâ araçları çok gelişti, artık herkes kullanabiliyor. Dolayısıyla yapay zekâ, birçok alanda olduğu gibi gazetecilikte de çok yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı. “Haber yazma noktasında ne durumda?” derseniz, bence çok iyi bir noktada, hatta benim tahmin edebileceğimden daha iyi bir noktada. Çünkü haberleştirme konusunda çok hızlı hareket ediyor. Konuşma metnini yapay zekâ programlarına yüklediğiniz zaman, çok hızlı şekilde haberleştirebiliyor. Aslında, acemi bir muhabirden daha iyi yapabildiğini gördüm. Ve muhtemelen, birçok muhabir bu uygulamaları bu şekilde kullanıyor artık. Meselâ gazeteciler için zordur bir basın toplantısını izleyip haberleştirmek. Çünkü orada bir konuşma yapılıyor ve sizin onu kaydedip ya da notlar alıp haberleştirmeniz lazım. Bu, çok zaman alıcı bir şeydir: Kaydedeceksiniz, sonra deşifre edeceksiniz, sonra onu habere dönüştüreceksiniz. Hızlı yazan bir muhabir için bile belki 2-3 saatlik bir mesaidir ama yapay zekâ onu 5 dakikada deşifre ediyor ve anında haber haline getirebiliyor. Yapay zekâ uygulamalarının bu konuda muhabirlere çok yardımcı olduğunu düşünüyorum.

Algoritmalar kullanıcıya özel haber sunarken bilgi çeşitliliğini azaltabiliyor. Sizce bu durum toplumda kutuplaşmayı artırır mı? Gazetecilikte bunun önüne nasıl geçilebilir?

O aslında temel bir problem. Zaten normalde de medya kuruluşları haber yaparken her konuda haber yapmıyorlar. Sadece algoritmalar bunu yapıyormuş gibi düşünüyoruz ama medya da algoritmalar gibi çalışıyor. Dolayısıyla orada da bir seçicilik var; genel yayın politikalarına uygun haberleri aktarıyorlar bize. Algoritmalara bakarsak, onlar şunu yapmaya çalışıyor. Örneğin X platformunu düşünelim. X platformunun sahibi Elon Musk’ın tek derdi var: para kazanmak. Dolayısıyla para kazanacak şekilde algoritmaları kullanmaya çalışıyor diye düşünüyorum. İnsanların hangi konuları talep ettiğini algoritmalar keşfediyor. Sizin haber tüketim alışkanlıklarınızdan yola çıkarak size benzer şeyler sunuyor. Bu bir yanlılık oluşturuyor elbette ama bizim istediğimiz şey de böyle bir şey gibi geliyor bana. Bazen X’de, “Yahu ben bu kişiyi takip etmiyorum, bunun gönderileri niye benim önüme düşüyor?” diye yazanlar görüyorum. Bundan bazen ben de şikayet ediyorum. Çünkü algoritma bunu başka şeylerle ilişkilendirip muhtemelen benim önüme getiriyor. Mantık biraz öyle işliyor. Dolayısıyla algoritmalar çeşitliliği azaltır mı? Çeşitlilik zaten azalmış durumda. Açıkçası bu noktada, alternatif olarak tanımladığımız mecraların kendi içeriklerini daha iyi yönetmeleri gerektiğini düşünüyorum. Daha iyi içerik üretirlerse algoritmalar onları destekleyebilir. Ama çok da iyimser değilim bu konuda. Çünkü algoritmaların daha demokratik olalım, demokrasiyi destekleyelim gibi dertleri olduğunu düşünmüyorum.

Yapay zekâ sistemlerinin bazı haberleri yanlı ya da hatalı şekilde üretme riski var. Örnek verecek olursak ABD merkezli haber ajansı olan Associated Press bazı haberlerini tamamen otomatik sistemle yazdırıyor. Hatalı veya yanlı haber üretmesi durumunda sizce sorumluluk kime ait olur? İnsana mı, yapay zekâya mı?

Associated Press, haberlerini yapay zekâya ürettiriyor olabilir ama böyle büyük bir ajansın nihai sorumluluğu yapay zekâya bırakmadığını düşünüyorum. Haberlerini editöryal bir süzgeçten muhakkak geçiriyordur. Sonuçta kurumsal bir itibar söz konusu. Her haberin editöryal süzgeçten geçmesi gerekiyor. Otomatiğe bağlarsanız, ki böyle yapan bazı haber siteleri var, bu aslında bir gazetecilik faaliyeti değil. Gazetecilik faaliyeti olabilmesi için mutlaka yayımlanmadan önce bir teyit sürecinden, doğrulama sürecinden geçmesi lazım. Sonuçta gazetecilik, doğru bilginin sunulmasını gerektiren bir meslek. O noktada, geleneksel ve etik değerlere bağlı medya kuruluşlarının daha dikkatli davrandıklarını düşünüyorum.

Toplumda, yapay zekânın gelişmesiyle bazı mesleklerin kaybolacağı endişesi hâkim. Gazetecilik de bu risk altında mı, yoksa sadece dönüşüm mü yaşıyor?

Türkiye’den bakınca her şey kötü görünüyor. Yapay zekâ olmasaydı bile gazetecilik mesleğinin durumu kötüydü. Son yıllarda ajans haberciliğine bir kayış vardı, bu durum yapay zekâdan önce başlamıştı. Muhabir sayısı çok azalmıştı. Şimdi, “yapay zekâdan dolayı azalıyor” diye bir kolaylığa düştük ama bence durum böyle değil. Yapay zekâ işleri hızlandırdı ve üretilen haber sayısını artırdı. Meselâ önceden günde 20-30 haber yayımlayan bir haber sitesi şimdi günde 1000 haber yayımlayabiliyor. Dolayısıyla haber üretiminde ciddi bir artış oldu. Bu noktada, haber üretiminde editörler devreye girdi. Yapay zekâ bir muhabiri işsiz bırakabilir ama eğer bir muhabir yapay zekâyı üretken bir biçimde kullanabiliyorsa, veri gazeteciliği gibi niş alanlarda güzel işler yapabiliyorsa, zaten kendisine yeni alanlar açacaktır. Dönüşümden kastettiğimiz de bu aslında. Zaten haberciliğin dönüşmesi gerekiyordu. Şu anda yapılan habercilik kötü bir habercilik ve bu haliyle sürdürülemez. Mevcut durumda muhabire ihtiyaç yok o anlamda. Zaten medya kuruluşları ve haber siteleri büyük ölçüde ajansların haberlerini alıp yayımlıyorlar. Muhabir özel haber yapamadıktan sonra ne yapacak orada? Yapay zekâ, muhabirin daha iyi haber yapmasını sağlayabilir sadece. Yapay zekânın gazetecilik mesleğini bitirmeye değil, geliştirmeye yönelik ilerlemesi lazım. Bu potansiyele sahip; yeter ki biz onu daha iyi kullanabilelim. Ancak o zaman toplumun beklentisi artacaktır. Yapay zekâyı bu anlamda olumlu bir yardımcı olarak görebiliriz.

Sizce yapay zekâyla iç içe geçmiş bir gazetecilik dünyasında ‘insan dokunuşu’ hâlâ önemli olacak mı?

Tabii ki olacak. Yapay zekâ yanlış bilgiler de aktarabiliyor ya da uydurabiliyor. Örneğin bir yapay zekâ uygulamasına "Süleyman İrvan kimdir?" diye sorarsanız size doğru bilgiler de verebilir, uydurma bilgiler aktarabilir. Bu nedenle mutlaka yapay zekâ kullanılarak üretilmiş haberlerde son dokunuşu insan muhabirler, editörle yapmalı. Olası hataların yayımlanması engellenmelidir.

24 Ocak 2025’te blogunuzda yayımladığınız “Gazetecilik ve Yapay Zekâ” başlıklı yazınızda, “Sonuç olarak, belli ki yapay zekâ teknolojileri gazetecilikte her gün giderek daha fazla kullanılacak. Dolayısıyla yapılması gereken, yapay zekânın etik açıdan doğru kullanım biçimlerini belirlemek ve gazetecilerle medya kuruluşlarına rehberlik edecek ilkeleri oluşturmak gerekiyor. Bu konuyu gazetecilik meslek örgütlerinin ana gündem maddesi yapması için vakit çoktan geldi” ifadelerine yer vermişsiniz. Yapay zekânın etik kullanımı konusunda sizce gazetecilik meslek örgütleri somut olarak ne tür adımlar atmalı? Şu ana kadar bu konuda yeterli bir çaba görüyor musunuz?

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü gibi uluslararası gazetecilik örgütlerinin yaptığı çalışmalar var, etik anlamında neler yapılması gerektiği konusunda. Türkiye’de de, aslında bildiğim kadarıyla Gazeteciler Cemiyeti Ankara’da gerçekleştirdiği "Dijital Tekeller, Tehditler ve Arayışlar'' başlıklı Medya Konferansı’nın sonuç bildirgesinde yapay zekânın gazetecilikte kullanımına ilişkin öneriler yaptı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından yayımlanan Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ne de yapay zeka maddesi eklendi. Yapay zekâyı etik ilkelere uygun biçimde kullanmıyorsa bir gazeteci, uygulamanın yarattığı sorunları da bilmeyecektir ya da önemsemeyecektir. Bu şekilde daha çok genç ve etik konusunda çok da umursamayan gazeteciler kullanıyor yapay zekâyı. Yeni mesleğe girmiş, yapay zekâ konusunda kendini geliştirmiş ama etik konusunda da çok duyarlılığı olmayan kişilerin elinde şu an yapay zekâ. Etik konularda karar alan yani etik ilkeler geliştiren gazeteciler büyük olasılıkla yapay zekâ kullanmıyor henüz. Pek kullanmadıkları için de yaşanan sorunları çok bildiklerini zannetmiyorum. Hangi alanlarda ne tür kullanımlar var ve bunlar ne tür sorunlara yol açabiliyor, bunu pratikte görmemiz lazım. Her gün yeni kullanım biçimleri ortaya çıkıyor ve onun boyutlarını henüz kestiremiyoruz. Örneğin son günlerde sık sık yapay zekâ ile üretilmiş sokak röportajları görüyoruz. Yapay zekânın bu şekilde habercilikte kullanılması ciddi bir sorun yaratıyor. Bir kere yapılan konuşmanın yapay zekâ ile gerçekleştirildiğini tespit edebilmek çok zor. 10 kişiden 9’unun bu ayrımı yapamayacağını düşünüyorum. İşte bu noktada etik ilkeler devreye giriyor. Gazetecilere işte şunu diyebiliriz: Eğer yapay zekâ ile üretilmiş bir içerik kullanıyorsanız, bunu haberinizde mutlaka belirtmeniz lazım. Bunu yapmazsak bizim gerçekle olan bağımız kopar. Ben bunu geleceğin en büyük problemi olarak görüyorum.